Forgotten Realms (Unutulmuş Diyarlar) "Halruaa" Coğrafyasında "Black Island" (Kara Ada) macerasından Tarihsel Belgeler;
Genel Giriş:
Halruaa çöllerinin uzaklarına savrulmuş küçük şehirlerden Anvil, Valendir, Talon, Eradon, Skythorn, Bartolymus yılın farklı tarihlerinde aynı haberle çalkalanır. Bu genel görünsede yalnızca istihbarat birimlerine ulaşmış bir haberdir. Çağrı; Küçük şehirlere Halagard sınırları içinden yayılmıştır. İnsanların içinden sıyrılmış bazı maceracılarında bu haberden nasiplendikleri bilinmektedir. Yazıtların eskiliğine bakılırsa "Kara Ada" bir portal olarak çok önceden açılmıştır. Kara Ada'nın ne olduğu hakkında kullanılan ifadeler;
"Sonsuzluk hücresi", "Kara Esans", "Ruh Kapanı", "Siyah İnci Tanesi", "Sığ Deniz" gibi tarifi yanlış olmayan betimlemeler her değişik etnik millet tarafından yapılmıştır. Portal, Anvil'de gizli bir gücün açığa çıkmasıyla belirmiş ve yıllarca açılma nedeni tüm gizliliğini korumuştur.
Kaynaklar; *Büyü İlim'leri akademisi tarafından tespit edilmiş ve Anvil'de olağanüstü bir güç patlaması oluştuğunu söylemektedir.
Olasılıksız gibi görünen etheral bir boyut kağısı değildir. Portal, Alemlerin ötesinde bir boyutta bağımsız oluşmuştur. Beslendiği "etheral" bir varlık, "inferal" bir kök yoktur. Issız topraklarda yeşermiş ender büyücülerden biri kaybettiği güncesinde Kara Ada'nın boyutsal gücünü millerce öteden ruhunda duyduğunu iddaa etmiştir. Esrar, kendini en derinlerde gizlerken aradan geçen ilk on yılda farkında olanlar aceleci davranarak yol kat'etmişlerdir. Büyücüler sihirli bir ritüel boyutuyla başıboş görünen boyuta zihnen bağlanmışlar ve keşif yapmak istemişlerdir.
Ruhsal bir varlığın mümkün olmaması gereken düzlemde akan bir hayat gördüklerinde dehşete kapılarak kendilerini ifşa etmiler ve aralarından yalnızca ikisi zihnen geri dönmüştür. Bir hafta içinde biri acılar içinde yarıbaygın ve zayıflıktan ölmüş, diğeri kendini yarımda olsa toplamıştır. Bu en kadim İlim araştırmacısı ve aynı zamanda zihin savunma üstadıdır. Adının "İzok" olduğu ve kendinden hiç beklenmeyen bir hayatı seçtiği öğrenilmiştir. Buçukluk oluşu ve Skythorn şehrindeki "Mavi Kupa" adlı hanın efsanevi illüzyon dizaynını yaptığı tarihe geçmiştir.
Kara Ada Boyutuna "Üç geçiş Kapısı" olduğu tespit edilmiş, giriş yöntemi bilinmezlik olarak süregelmiştir. Sihir sanatları üstadı buçukluk İzok oraya giden tek kişidir. Biraz delirdiği ve sanki çocuksulaştığı gözlemlenmiştir. Keskin zekası ise gözlerinde her an izlenebilir. Yoldaşlarla Skythorn şehrinde tanışmış yönlerini çizecek kritik istihbarat bilgileri sağlamıştır.
Portalın Açılışı:
Anvil'de "Zuil" evinde yaşayan ve coğrafyanın en yüce ilk beş rahibinden biri olan Turin Zuil (Gethro'nun Ağabeyi) Pelor'un seçilmişi, esrarengiz bir geceden sonra sırra kadem basmıştır. Şehirler arası bir etkinliğe sahip olan ve yalnızca yüksek mertebeli askerlerin ve dini liderlerin irtibata geçebildiği biri olduğu bilinir. Aynı zamanda avam la aynı sofrada yiyen halkın ter kokusuyla pişmiş bir dünya insanıdır. Güçle, güzelliği aynı kotada eritip, yeryüzünün ilahi ruhaniyetini kat etmiştir. Yaşanılan o gecenin 1220'li yıllarda Unutulmuş Diyarların Halruaa'sında Anvil şehrinde gerçekleştiği kayıtlara geçmiş, süregelmiştir. O gün günlük işlerine koyulan çiftçiler coğrafyanın tümünü kaplayan kara bulutları ve karmaşık doğa olaylarını hatırlamadan edemiyorlardı.
Kara Ada'nın çağrısı birkaç hafta önce gelmiş fakat kimse farkedememişti. Annesinin katli ile rahip Turin'i yasa boğmuş ve onun doğaüstü gücünü hatta tüm ilahi enerjisini kontrol edemez hale sokmuştur. Bu durumdayken saldırmak en doğrusu olabileceğinden esrar perdesi aralanmıştır.
Elim bir suikast-le can veren annesinin ölümüyle temelden sarsılan Turin'in yığıntılarını karanlık hizmetkarlardan Ölüm büyüsü başbüyücüsü "Zander Firehand" ziyaret edecektir. Oysa beklenmedik ziyaret kara güçler tarafından yıllarca planlanmıştır. İntikam balyozunu indirecek olan Zander, Zuil'lerin evini alacakaranlık saatlerinde ziyaret ettiğinde tüm tılsımları çatlamış, zayıflamış olan Pelor Rahibine ulaşmak zor olmamıştı. Onu gördüğünde çökmüş, yorgun ve gencecik yaşında griye çalan saçlarıyla tamamen boşlukta aklını yarı yitirmiş halde kalmıştı.
Pelor'un ışığıyla aydınlanan Turin kendini toparlamalıydı yoksa yeryüzünün ışığı kirlenecekti. Zahiri çağrıyı yakalayan Turin bir anlığına hayatında değişecek olan akımın enerjisiyle, üstüne çöreklenen kara buhranlardan sıyrılmış ve ayağa kalkmıştı. Bitap zihni ve bedeniyle bile büyük ak bir dağı andırıyordu.
İki kutup sessiz karşılaşmalarını Zuil ailesinin evinin ikinci katında, uzun koridorun sonundaki son karanlık odada tamamlamışlardı. Zander zayıf tılsımları çözmüş ve evinde uzun süredir istirahat eden Turin'i savunmasız yakalayabileceğini düşünmüştü. Uzun koridoru geçişi zahiri engelleri aşması sanki yıllar sürmüşçesine Zander'e hasar vermişti. Son celsesi tarihi bir an olan kapının aralanarak hafifçe açılmasıydı.
İşte Kara Ada'ya geçiş kapıları da bu yolda olanlara bğlıydı. Oraya varacak yol, yaşanılan süreçlerin birer yansımasıydı.
Engelleri aşan kara irade Zander ile, ışığın temsili Turin'in boy ölçüşeceği destansı öyküydü. Şayet öyle de oldu. Güçler Zuil'in ilahi tılsım taşıyan odasında meydana geldi. Burada var olan doğal bir büyü aurası vardı ve portalın açık kalması için yaratımdan gelen sonsuz bir kaynağa ihtiyaç duyulurdu. Zander, bunu bilerek hazırlıklı bir şekilde tüm bilinç hissizliği ve sabrının intikamıyla gelmişti. Ancak kötülüğün verdiği aceleci sahip olma güdüsü zevki doruklarında yaşayarak bilinçsizce davranmasına neden olmuştu.
Koruyucu kalkan çatladığında Turin misafirinin yokluk çemberine dahil oldu. Annesinin ölümünün sorumlusu ve kendini bu kapana kıstıran büyücünün sırrını fark ettiğinde gücünün büyük bir kısmı yokluktan emilmişti.
Kontrolsüzce tüm gücünü rakibine boşaltan Zander, gün ışığının parıltısını kara bulutla örtebileceği yanılgısına düşmüştü. Bu an, ilk öğretilerden birini yansıtıyordu.
Pelor'un Işık Sözcüsü; "Güneş olmayı bilirsen ışığın karanlık kalkana dek daima parlar."
Tükenmiş bedenler ve bitmiş zihinlerle bir köşeye savrulan iki insan hareketsizdi. Varlıktan, akan insanlardan, doğan güneşten, akan sudan, suya tutunmuş doğadan, dualardan, inançtan, dünyadan, kötülükten, ihtiraslardan, yeminlerden, disiplinden, büyüden ve hatta ruhtan yoksunlaşmışlardı. Ortaya çıkan güç, iki ayrı kutupaki tanrının onlara indirdiği olağanüstü enerji kütlesiydi. Kudretleri, görevleri için bahşedilmişti fakat arzuları için kullanıldı. Yasak; dolaylı da olsa çiğnendi ve kuralların yaptırımları sertti.
Güçlerinin tamamı tükenmişti, belki ikisinde de pek azı, tohum gibi kalplerine yapışmış ve kalmıştı. Uzun süre, günlerce dönüm, varlık boyu, yokluk gibi çakılıp kaldılar.