Rol Yapmanın Rolü
Masaüstü rol yapma oyunları on yıllardır hayatımın bir parçası ve kim olduğumu tanımlayan temel şeylerden biri. Bu oyunlar benim için yaratıcılığımı dışa vurmak, yeni insanlarla tanışmamı sağlamak ve en azından eğlenceli bir hobi olmak gibi pek çok şahsi rol oynuyor. Rol oyunculuğu benim için her zaman bunlar demek olacak, ama ben rol yapma oyunları için daha yüksek bir hedef de görüyorum.
Ama önce bir dakika durup düşünmeme izin verin.
Şu anda dört farklı oyun grubuna dahilim ve bu grupların her biri farklı ihtiyaçlarımı tatmin ediyor. Hafta içi akşamı oynadığımız oyunlardan birisi, bir iş gününün ardından rahatlamak için mükemmel oluyor. Çerezlerimizi yiyor, zarlarımızı atıyor ve canavarları öldürüp dünyayı kurtararak oldukça eğlenceli zaman geçiriyoruz. Her iki Pazar gününden birinde ise, beş yılı aşkın süredir aynı grupla devam ettiğim uzun soluklu bir maceranın içindeyim. Hikâyeye kendimi oldukça kaptırmış durumdayım. Seans notlarımla ve çevirdiğim dolaplarla dolu defterlerim var. Gruplarımdan her birini farklı nedenlerden dolayı seviyorum. Ayrıca, içlerinde diğer hayatlarımı yaşadığım kapsamlı oyun sistemlerini de seviyorum.
Eğlenmek ve yaratıcılığımı dışa vurmak için rol yapma oyunlarına nasıl ihtiyaç duyuyorsam, bu oyunların daha üstün bir rolünün empati kurmak ve insanlık hâllerini analiz etmek olduğuna da inanıyorum. Oyun masası, farklı bakış açılarını anlayabilmek için gittiğim yerlerden bir tanesi. Rol yapma oyunlarını kendi önyargılarımla mücadele etmek için kullanıyorum, kanun veya adalet gibi en temel konular da buna dahil. Bu düşük riskli ama yüksek kazançlı bir fırsat, ki bundan dolayı da oldukça memnunum.
2016'nın Mayıs ayında, annem birkaç yıldır mücadele ettiği kansere yenik düşerek vefat etti. Mantıken bunun benim hatam olmadığını biliyorum. Ama bu durum; geçmişteki aylarda ve yıllarda onun için yapmış olabileceğim veya ona söylemiş olabileceğim şeyler için suçluluk duygusuyla boğuşmamı engelleyemedi. Annemin ölümünden beri tüm RPG karakterlerim kefaret, arınma ve en nihayetinde bağışlanma gibi kavramları araştırmakla meşgul oldu. Rol oyunculuğu, kendi başarısızlık hissiyatımı güvenli bir mesafeden dürtüklemek ve onu işlemek için kullandığım bir oturum vazifesi görüyor. Hikâyenin açıklığı sayesinde, bu keşfi göreceli bir gizlilik içinde yaşadım.
Önceki gece ise, esas deneyimin insanlık hâllerini araştırmak ve empati kurmak olduğu bir oyunda yer aldım.
Camdon Wright tarafından yaratılan "One Child's Heart", kırılganlık üzerine bir çalışma. Çocukluktan kalan, küçük ama sonuçları olan travmaların işlenmesiyle ilgili, duygusal açıdan yoğun bir deneyim. Karakterler yardımcıları temsil ediyorlar: bir sosyal hizmet görevlisi, bir terapist, bir psikolog ve bir de polis memuru, GM tarafından oynanan çocuğa geçmiş travmalarının üstesinden gelebilmesi için ihtiyaç duyduğu araçları vermek üzere uğraşıyorlar. Süper güçler yok, geçmişin tamamen tamir edilmesi diye bir şey de söz konusu değil. Karakterler çocuğa ileriye bakmak ve yola devam etmekle ilgili akıl hocalığı etmek suretiyle başarıya ulaşıyorlar. One Child's Heart, aşk, güven ve empati üzerine kurulu bir rol oyunculuğu deneyimi.
Oyunların -bir oyuncu olarak- bana gerçek duygular hissettirmesi çok sık yaşadığım bir durum değildir. Oyun bittikten sonra, gözlerim açık bir biçimde uzanırken, annemin ölümüyle ilgili kusurlarım konusunda kendimi nihayet affetmeye karar verdim. Farkına vardım ki; kendimi suçluluk duygusundan kurtarmak da, yaşanan durum üzerinde ne kadar güçsüz olduğumu kabullenmek de tamamen benim elimde olan bir şey. Bir buçuk yıldır bunu yapabilmek için uğraşıyordum ve bu konuda başarıya ulaşmam da rol oyunculuğu sayesinde mümkün oldu.
Hayali şeyler de büyümemizde rol oynayabilir. Bir şişe gazoz, bir avuç zar ve bir yönüyle empati... Benim için rol oyunculuğunun gerçek gücü işte bu, ve herkesin en azından bir kez bu deneyimi yaşamasını umuyorum.
Çeviri / Translation: İlker Yiğit Eskiköy |