Gönderen Konu: Beş Ahmağın Öyküsü  (Okunma sayısı 1976 defa)

Kharnos

  • Hancı
  • - 19 -
  • İleti: 658
Beş Ahmağın Öyküsü
« : Eyl 28, 2009, 22:24:00 »
İsimleri Aramil, Calahan, Antuan, Radoc ve Zengal olan beş maceracı her zamanki gibi Kara Miğfer'de vakit öldürüyordu. Başka bir yere gidecek paraları yoktu. Han zaten Aramil'in değil miydi? Bu beleşçiler neden başka bir yerde takılsındı? Lakin Kara Miğfer'in sessizliği, Veloth'u öldürdükten sonra havalara giren beş kafadarı artık kesmiyordu. Calahan "Kimi aşağılasam?" diye etrafına bakınıyor, arada sırada gözleri Zengal'in masasına kayıyordu. Ama Zengal masasında değildi. Salonda da değildi. Calahan bu sessizliğe dayanamayıp konuştu:

"Aramil, sıkılıyorum. Zengal nerede?"
   
Aramil'in cevabı kısa ama vurucuydu: "Duş alıyor."

Calahan, etrafındaki zayıf yaratılışlı karakterlere ve bu sıkıcı ortama daha fazla tahammül edemeyerek odasına doğru yöneldi. Uzun zamandır kendini jiletlemiyordu, bunun için mükemmel bir zamandı.

Antuan salonda volta atıyordu. İskambil kağıdı henüz icat edilmemiş olduğu için canı fena halde sıkılıyor, gözleri Kara Miğfer'i arıyordu. Bu miğferi salonda bulamayacağını farkeden Antuan, hanın kapısının önüne çıktı. Tabeladaki miğfer resmini bıçağıyla oradan kazımaya karar vermişti. Buradan bir ipucu çıkabilirdi. Antuan, aklına gelen bu fikrin içerisindeki mantık oranını sorgulamadan vahşice yontmaya başladı.

Aramil, 40 yıllık lonca hayatının kendisine getirdiklerini düşünüyordu. Bu pisliklerin sebebi neydi? Calahan ne yapmaya çalışıyordu? Bir türlü ortaya çıkmayan ve kafasına göre takılan Elros Paşa yine ne alemlerdeydi? Peki ya Odhin rahipleri? Onlara ne demeli? Blazen neden Anroth'taydı? Elfler neden gelmiyordu? Zenus nasıl alt edilecekti? Odhin tapınağı ve kendileri arasındaki tek bağ olan Zander nerelere kaybolmuştu? Cüce kral Amananca, hain korucu Betha, çakalların çakalı Vlad ve hayatı bir şov olan Radoc derken Aramil işin içinden çıkamaz oldu. Aramil'in çilesi bitmiyordu, bitmeyecekti. Herşeyden vazgeçip hışımla ayağa kalkarak kapının önüne çıktı. Antuan tabelayı işlemekle meşguldü ve Aramil'in geldiğini farketmedi. Aramil, iyice artmış olan gazıyla bağırarak sordu:

"Hacı, kötü müyüz?"

Bunun ne demek olduğunu anlayamayan Antuan, boş boş Aramil'e bakmakla yetindi. Aramil, hatasını anlayarak hana döndü ve masasına oturdu.

Zengal, çarşıdan aldığı kepeğe ve böceklere karşı etkili otlarla kendini yıkadı ve temizledi. Böyle yaparak insanların onu daha çok seveceğini düşünüyor idiyse çok yanılıyordu, ama bu davranışta bile bir akıl kırıntısı vardı. Bir türlü çantasından çıkarmadığı haritaya rağmen henüz kovulmamıştı, bari yıkanıp mis gibi koksundu. Zengal, maceradan arta kalan zamanlarında çarşıya inmeyi severdi. Ticaret yapar, gerekli bitkileri otacılardan temin ederdi. Ama arada sırada beceremediği bazı işler de olurdu. Bir kaç gün önce Anroth Kütüphanesi'ne kayıt yaptırmaya giden bu yarı ork, içerideki görevli onu tersleyince çok hüzünlendi ve sokak kaldırımına oturarak şiir yazmaya başladı.

Kanlı ritüelini sonlandıran Calahan, babası Hextor’dan gelen söz üzerine Bartonia şehrine gitme kararı aldı. Aramakta olduğu yadigar hançerlerin birisi bu şehirde bulunuyordu. Calahan hanın salonuna indi.

“Aramil, bir an önce hazırlan. Bartonia kentine gitmemiz gerekiyor. Kişiliksiz, terbiyesiz, haysiyetsiz Antuan züppesi de geliyor. Ayrıca pislik mi pislik, sümüklü mü sümüklü, yarı hayvan oğlu hayvan Zengal de bizimle gelecek. Şarapçı, ayyaş ve bir o kadar da şuursuz Radoc'u da unutmamak gerek. Bunlar hemen hazır olsunlar. Ben demirciye uğrayıp geleceğim.”

Kara Miğfer Hanı’ndan kendini dışarıya atan Calahan, hızla demircinin yolunu tuttu. Bartonia kentinde kan dökülecekti ve bir silah gerekiyordu. Sırtında asılı duran zincirli topuzla bu iş halledilemezdi. Daha pahalı, daha karmaşık, daha imkansız bir silah gerekiyordu. Birkaç dakika içinde demirciyi bulan Calahan, zayıf zanaatini icra etmekte olan bu yaşlı adama tehditkar gözlerle baktı ve isteğini zikretti:

“Bir sistem istiyorum!”

“?”

Calahan devam etti: “Bu demirden bir eldiven olacak. Yumruk attığımda eklem yerlerinden çıkacak olan kazıklar rakibimi deşmeli. Düğmesine bastığım zaman, haznesindeki okları fırlatacak. Başka bir düğme ise zehirli okları hazneye dolduracak. Bir diğer atraksiyon ise eldivenden son model bir bıçağın çıkmasını sağlayacak. Yine benim isteğimle ortaya çıkacak olan pençeler oldukça keskin olmalılar. Diğer zayıf insanlar bu eldiveni basit bir deri eldiven olarak görmeliler. Ayrıca eldiven, Detect Magic ile deşifre olmamalı. Senin de aklına güzel özellikler gelirse eklemekten çekinme demirci. Bu dediğim nesneyi beş dakikada hazır et bana, acelem var.”

Demirci Calahan’ı dinlerken son nefesini vermişti. Calahan onun uyuyakaldığını düşündü. Topuzu ile adamın kafasına kafasına vurarak onu uyandırmaya çalıştı ama nafile. Calahan görevine silahsız gitmek zorunda kaldı.       
Belirli bir noktadan sonra artık geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir.
Franz Kafka

CalahanRedSky

  • Ortak
  • - 4 -
  • İleti: 88
Ynt: Beş ahmağın öyküsü
« YANITLA #1 : Kas 04, 2009, 15:36:58 »
Bunu her okuyuşumda gülmekten karnıma ağrılar giriyor. Tabii ki bu parti içinde olmayan insanların anlayamayacağı bir hikaye ama saygıdeğer DM'imiz partideki karakterleri mizah yoluyla çok iyi betimliyor. Sadece belirtmek isterim. O son bölümdeki sistem istiyorum konusu çok önceki oyunlardan birindedir ve karakter Calahan değildir. :) Yine de soracak olursanız Calahan'ın da yapamayacağı bir hareket değildi.
İlker'ciğim tekrar ellerine sağlık...
Ideas never die!

Aramil

  • Ortak
  • - 5 -
  • İleti: 108
Ynt: Beş ahmağın öyküsü
« YANITLA #2 : Kas 06, 2009, 23:14:41 »
Ben bu yazıyı ilk okuduğumda "Hacı kötümüyüz" bölümünde kopmuştum ya:) Ama İlkerim gerçekten bi kaç satır yazıyla oyundaki bütün karekterleri ve çilelerini anlatmışsın, az sözle çok şey anlatmışsın, mühendisçe bi yaklaşım, tebrik ederim kardeşim:) Bu arada yazının devamı da gelse hiç fena olmaz:)
How shall we leave the lost road,
Time's getting short so follow me,
A leader's task so clearly,
To find a path out of the dark

Inilius Narteroth

Kharnos

  • Hancı
  • - 19 -
  • İleti: 658
Ynt: Beş ahmağın öyküsü
« YANITLA #3 : Kas 09, 2009, 12:47:04 »
Yoğun istek üzerine bu yazıya devam etmeye karar verdim :)
Belirli bir noktadan sonra artık geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir.
Franz Kafka

Vetrinus

  • Yolcu
  • - 7 -
  • İleti: 172
Ynt: Beş ahmağın öyküsü
« YANITLA #4 : Kas 09, 2009, 13:18:30 »
İşte ilker mizah yaptığı için "bir sistem istiyorum" lafını Calahan'a ciro etmiştir :)
J'alre

Kharnos

  • Hancı
  • - 19 -
  • İleti: 658
Ynt: Beş ahmağın öyküsü
« YANITLA #5 : Kas 10, 2009, 01:18:00 »
Evet bu yazı pek çok eski oyunumuzdan devşirme bir yazı. Mesela Fadıl'ın "hacı kötü müyüz?" sorusu da eski oyunlardan. Zaten olay başlıkta bitiyor. FRP oynamaya başladığımız ilk günlerde oynamış olduğumuz bir oyun vardı. Oyunun senaryosu, beş kişilik bir kadronun durup dururken ejderha öldürmeye gitmek istemesiydi. Nihayetinde biz bu oyuna "Beş ahmağın öyküsü" diye isim vermiştik :)

Eski oyunları düşününce pek çok oyuncu ve DM incisi hatırlamaya başladım. Bu yüzden yazının devamı da oldukça keyifli olacak. Pek çoğu Fadıl ve Serkan'ın genç beyinlerinden çıkan bu incileri herkese hitap eden bir dille anlatmak için sabırsızlanıyorum :)
Belirli bir noktadan sonra artık geriye dönüş yoktur. İşte bu noktaya erişmek gerekir.
Franz Kafka

CalahanRedSky

  • Ortak
  • - 4 -
  • İleti: 88
Ynt: Beş ahmağın öyküsü
« YANITLA #6 : Kas 10, 2009, 02:07:45 »
Çok fazla söylenmiş saçma sözüm olduğunu biliyorum. Bundan dolayı da utanç duymuyor değilim ama İlker eğer hatırlayamadıysan bir tane söyleyeyim. Onu kesin istiyorum. Chainmail ile yemek derdine düşen garip Serkan'ın hikayesini bir ara dinlemek isterim senden :)
Ideas never die!

Aramil

  • Ortak
  • - 5 -
  • İleti: 108
Ynt: Beş ahmağın öyküsü
« YANITLA #7 : Ara 27, 2010, 00:21:23 »
Açlık insana neler yaptırıyo değilmi Calahan  :)
How shall we leave the lost road,
Time's getting short so follow me,
A leader's task so clearly,
To find a path out of the dark

Inilius Narteroth