Ulzana
Yaşam Görevleri, Noka'ların var olmaya devam edebilmesini sağlayan daimî bir döngüdür.
Buradan uzakta; insanlarla birlikte veya yalnız başımıza yaşamakta olduğumuz tüm alanlar, yüksek kaideler üzerinde duran yaşam taşlarıyla çevrilidir. Onlara Rûme Taşları da denir. Asırlar boyunca hem aydınlık, hem de yaşam kaynağımız olmuşlardır. Sınırlı miktarda enerji barındırabilen bu taşlar, zaman geçtikçe (ve içlerindeki enerji tüketildikçe) solmaya başlarlar.
Dış dünyalar hakkında eğitim gören ve tek başına hayatta kalabilme yetisi kazanan tüm erişkin Noka'lar; hayatları boyunca en azından bir defa yaşam görevine çıkarlar. Yaşam görevleri, sayıca çok az kalmış olan toplumumuzun varlığını sürdürebilmesi için gereklidir. Her birimiz; zamanımız geldiğinde, gücü tükenmiş olan bir rûme taşını yanımıza alırız. Sonra da bu dünyaya, yani Rûme'nin kalbine yolculuk ederiz. Bu tehlikeli yolculuğun amacı; yanımıza aldığımız bu soğuk ve karanlık taşı, bu dünyada enerji akımının güçlü olduğu özel bir noktaya getirmektir. Taşı örgünün ışığı ve sıcaklığıyla doldurmaya başlarız. İşimiz bittiğinde, bize tarif edilmiş olan geçitleri kullanarak geri dönmemiz gerekir.
Rûme taşları bir enerji alanının içerisine getirildiğinde, bu alanda bir delik meydana getirirler. Rûme'nin yaşam enerjisi bu delikten içeriye, taşın kalbine doğru akar. Bu olay, ağzı açık olan boş bir şişeyi suya daldırdığınızda göreceğiniz şeye benzer: Şişedeki hava dışarıya çıkarken, şişe de suyla dolmaya başlar. Şişe tamamen suyla dolduğunda, akış da sona erer. Ama arada önemli bir fark vardır. Bir şişeyi suyla doldurmak saniyeler sürüyorken, bir rûme taşını yaşam enerjisiyle doldurmak aylar, hatta yıllar sürebilen bir iştir.
Bu dünyaya genellikle yaşam görevlerimiz için geliriz. Başka bir sebeple buraya gönderilmiş olan hiçbir Noka tanımıyorum.
Siz bana yaşadıklarınızı (daha doğrusu, yaşadıklarımızı) anlatana kadar, buradaki varoluşumun yeni bir yaşam görevi olabileceğini düşünüyordum. Bölük pörçük yol anılarına, gruplar hâlinde yürüyen Noka'lara, ve daha da kötüsü, hafıza kayıplarına rağmen...
Boyutlar arası seyahatlerde zaman kırılmaları veya hafıza kayıpları olabilir. Belki de şu anda içinde bulunduğumuz zihinsel karanlığın sebebi budur. Ama sizin anlattıklarınızı dinlediğimde; her şeyin bu kadar basit olmadığını görüyorum.
Nasıl mı?
Sizler, onlarca (belki de yüzlerce?) kişilik bir kafileden bahsediyorsunuz. Şu anda karşımda duran dördünüze bakınca, buna gerçekten de itiraz edemiyorum. Ne de olsa ben de buraya sizinle birlikte geldim.
Üstelik; ışık yayan, parlak bir taş parçası taşıdığımızı söylüyorsunuz. Tarifinize bakılırsa, bu şey kesinlikle bir rûme taşı olmalı.
Ama ben, sizlere anlatmış olduğum iki şeyden son derece eminim. Bir: Noka'lar yaşam görevlerine yalnız başlarına çıkarlar. İki: Yaşam görevine çıkarken; yanımıza ışıl ışıl parlayan değil, tamamen sönük durumda olan bir taş alırız.
Öyleyse bizler yaşam görevine çıkmadık. Başka bir sebeple burada bulunuyoruz.
Hayatımın eski yıllarını hatırlıyorum, ama geçmişimle şu anım arasında çok büyük ve katı bir karanlık bulutu var. Son aylarım mı, yoksa son yıllarım mı kayıp, bunun analizini henüz yapamadım. Siz yolculukla ilgili her şeyi sırayla hatırlamaya başlamışken, benim nasıl olup da bunların hiçbirini hatırlamadığımı malesef aklım almıyor. Buraya neden ve nasıl geldiğimizle ilgili en ufak bir fikrim bile yok. Sadece, geçmiş olduğum yollardan bazı kesitler hatırlıyorum, o kadar.
Lâkin, hatırlama ihtimali çok yüksek olan Noka'lar mutlaka vardır. Hatta onların, hatırlamak gibi bir dertleri dahi olmayabilir.
Sizlere, "Yaşam Görevleri, Noka'ların var olmaya devam edebilmesini sağlayan daimî bir döngüdür." demiştim, hatırladınız mı? Ve bu görevlerden her birinin aylar, hatta yıllar sürebileceğini.
Bizim buraya gelişimizden önce kendi yaşam görevlerine çıkmış olan bazı yoldaşlarımız; şu anda bu dünyanın güç merkezlerinde, yaşam taşlarıyla haşır neşir durumda olmalılar. Ben buna inanıyorum.
Eğer buraya bizden önce gelmiş olan yoldaşlarımızdan birisine, o geri dönmeden evvel ulaşabilirsek; hayatımızın hatırlayamadığımız kısımlarına belki biraz olsun ışık tutabiliriz.
Benim yaşam görevim uzun zaman önceydi. Uzun, ve zorlu bir yolculuktu. Detaylarını tam olarak hatırlayamam. Bunun sebebi aradan geçen zaman mı, yoksa şu anda hafızamı karanlığa gömen bu uğursuzluk mu, inanın bilmiyorum. Ama bir şeyden eminim: geldiğim ülke burasıydı.
Bu ağaçlar, bu çiçekler, bu kokular, esen bu rüzgâr... Dağların zirveleri, insanların yüz şekilleri, buna benzer yıkıntılar, hisarlar...
Burada daha önce de bulundum.
Hatırlıyorum. Burası önceki gelişimde, Rûme'nin yoğun ve yaşamın hâlâ rengârenk olduğu bir ülkeydi. Gördüğüm kadarıyla, hâlâ da öyle.
Vandyr'de yaşam, gücünü ormanlardan alır. En güçlü akım merkezlerinden birkaçı, en derin ormanların da en derinindedir. Ama bulutların ötesine yükselen birkaç zirvede de, önemli bazı güç merkezleri bulunur.
Sizlere yolu ben tarif edemem. Bu ülkeye dair hatıralarım ne yazık ki çok silik.
Ama eğer düşünür, araştırır ve sağlam tahminler üzerinde ilerlersek, belki yol üzerindeki bazı önemli noktaları tanıyabilirim.
O zaman; belki sizlere olduğu gibi, benim de hafızamın bağları çözülür.