Gönderen Konu: Urga'nın Günlükleri  (Okunma sayısı 671 defa)

Vetrinus

  • Yolcu
  • - 7 -
  • İleti: 172
Urga'nın Günlükleri
« : Ağu 30, 2010, 04:06:17 »
04.02.1490

-KAYIP-

Çok sevdiğiniz bir şeyden en son ne zaman ayrıldınız? Özlemenin o buruşuk tadını en son ne zaman erittiniz damaklarınızda? Hayatının büyük bölümü kayıp olan bir adamın, yalnız bir adamın, güvensiz bir adamın yaşamında "dost" denen kavramın ne demek olduğunu bilir misiniz? Ben bilirim.

Dün uzun bir aradan sonra Randos'a ayak bastım. Daha önceki gelişlerim gibi iş ve bilgi için değil, o daha önceki gelişlerimden birinde tanıştığım ve kendisine hayatımda derin bir yer edinen Sevgili dostum Lasko'nun daveti üzerine geldim. Hem de harika bir sebepten dolayı davet edilmiştim; dostum Lasko evleniyordu! Konuşacak o kadar çok şey vardı ki, onu görmek için sabırsızlanıyordum. İlk buluşma yerimizde bir süre bekledikten sonra, ikinci adres olan Taş Köprü Misafir Evi'ne gittim. İçeri girdikten sonra sevincim ikiye katlandı adeta; Lasko yoktu ama ortak dostlarımız olan Elberat ve Arzail içerideydi. Koyu bir sohbet başladı aramızda, eski günler, Lasko'yla ortak maceralarımız, Lasko'nun benim bilmediğim yanları(onların dostlukları çocukluğa dayanıyordu) bunlar gibi bir sürü tozlu, güzel geçmiş zamanları yad ettik. Biz bu harika zaman tünelinin içinden geçmişe dokuna dokuna ilerlerken, yaşamakta olduğumuz zaman da bize hissettirmeden kendini, gidip akşamı bulmuştu bile. Lasko hala görünürlerde yoktu. Oysa yolladığı davetiyede şehir meydanını ve Taş Köprü Misafir Evi'ni her gün kontrol edeceği yazıyordu. Siz bilmezsiniz belki; Lasko bir şeyi söylüyorsa yapar, çok ufak bir şey olsa bile. Mutlaka bir işi çıkmış olmalıydı. Elberat ve Arzail ile yaptığımız sohbetten, kafamın içinde yankılanan bu sorularla uzaklaşmaya başlamıştım bile. Sonra Hancı'nın yanında aldım soluğu, en son ne zaman uğradığını sordum Lasko'nun buraya. Aldığım cevap şaşırttı beni, o sırada şehir garnizonundan bir asker karıştı lafa, dostum Lasko'nun adını duyunca. Kuzeye göreve çıkıldığını, Lasko'nunda bu görevdeki koruculardan birisi olduğunu söyledi asker. Dememiş miydim size mutlaka bir işi çıkmış olmalı diye? Evliliğine bu kadar az zaman kalmış olmasına rağmen, ona sunulan bu görevi kabul etmişti çünkü böyle sadık bir adamdı Lasko. Asker devam etti konuşmasına, keşif grubundan bazıları geri dönmüş, Lasko'da bunlardan birisi olabilirmiş, en sağlıklı bilgiyi Kumandan Valdis'ten alabilirmişiz.

Şu an bu satırları Taş Köprü Misafir Evi'ndeki konakladığım odada yazıyorum ve yaklaşık bir kaç saat sonra kuzeydeki Buzkefen Dağları'na doğru yola çıkacağız. Neden mi? Dostum Lasko'nun canlı veya cansız bedenine ulaşmaya. Nasıl mı olmuş? Onu en son aşağılık bir Orc'la çarpışırken o dağın tepesinden aşağıya düşerken görmüşler. Ben de şaşkınım, onun düğününe gelmişken, ben ve onu seven eski-yeni dört dostumla beraber ölmeye gidiyoruz belki de. Lasko'nun düştüğü yere, Buzkefen Dağları'na.

Çok sevdiğiniz birinden en son ne zaman ayrıldınız? Özlemenin o buruşuk tadını en son ne zaman erittiniz damaklarınızda? Yalnız bir adamın ölümü ne kadar kolay göze alabileceğini bilir misiniz? Hem de çok sevdiği bir dostu için.

Şimdi son hazırlıklarımı yaparken, özlemenin o buruşuk tadını eritirken damaklarımda, intikamın akıtacağı kanı içiyorum şimdiden, Lasko için, Lasko'nun şerefine...
J'alre

Vetrinus

  • Yolcu
  • - 7 -
  • İleti: 172
Ynt: Urga'nın Günlükleri
« YANITLA #1 : Ara 19, 2010, 14:58:23 »
10.02.1490

-KAVUŞMA

Altı gün önce yazmışım en son, altmış yıl gibi geldi bana bu zaman. Şu anda bu kadar huzurlu ve sakin bir ortamda bu satırları karaladığıma inanamıyorum.
Yeniden Taş Köprü Misavir Evi'nde konaklayabilmek gerçekten çok uzak bir hayaldi iki gün önce benim için.
Altı gün önce yolculuğa çıkarken geri dönebileceğimize pek ihtimal vermiyordum açıkcası. Hele iki gün önce bir kaşılaşma yaşadık ki bütün umutlarım tükenmişti. Fakat şans ve arkadaşlarımın yetenekleri birleşince hiç ummadığım bir şey yaşadık.
Lasko yaşıyor! Ve Lasko bizimle burada şimdi! Bunları yazmak bile o kadar tuhaf geliyorki şu an bana...
6 gün, 6 yılda öğrenemeyeceğim şeyler öğretti bana. Ölümü hissetmeyi öğretti, kendi alanımda yeni hünerler kazanmamı sağladı. Okumam gereken bir sürü kitap var şimdi, çözmem gereken büyüler var önümde. Hiç acele etmeyeceğim, bir müddet dinleneceğim bu handa. Çünkü emin olduğum birşey varki, ben ve takım arkadaşlarım Lasko'yu kurtarırken birilerini epeyce rahatsız ettik. Birilerinin planlarını altüst ettik. Ve onlar mutlaka bunun hesabını soracak bizden. Artık bundan sonra hayatlarımızın bize ait olduğunu düşünmüyorum ve huzur oldukça uzakta kalan bir liman gibi bizler için. Bilmediğimiz bir denizin ortasındayız ve bulutlar toplanmaya başladı başımızda, fırtına kopacak, dümene hakim olmamız gerekiyor. Bunun içinde daha çok okuyup, çalışıp, daha çok öğrenmem gerekiyor. Yarın Kumandan Valdis'le görüşüceğiz, bakalım o bize neler söyleyecek.
Az kalsın unutuyordum, Lasko'yla beraber kurtardığımız ve bizimle gelen bir yabancı daha var yanımızda. Normal denemeyecek irilikte bir vücuda sahip, hele benim için bir dağ gibi. Ve Palria dilinin çok eski bir lehçesini konuşuyor. Onunla ilgili de bir takım kuşkularım var. Bakalım, zaman gösterecek herşeyi.
İlk fırsat bulduğum anda tekrar yazacağım sana. Orbus beni korusun.
J'alre

 

accordion-centenary